Öyle kentler vardır ki, bu ülke için nutuk söyleyenlerden ziyade, bu topraklar uğrunda Hakkın rahmetine kavuşanları unutmaz ve adlarını ölümsüzleştirir. Adana da böyle ahde vefalı şehirlerden sadece biridir. 21 Temmuz 1922 tarihinde Afganistan'a dönerken uğradığı Tiflis'te Nemesis örgütüne mensup iki Ermeni komitacı tarafından öldürülen Adana’da bir mahalleye vermiş olduğu isimle ölümsüzleşen Cemal Paşa da bunlardan biridir. Ne acı kaderdir ki, Ermeni Yetimleri için kurmuş olduğu “Ermeni Yetimler Yurdu” (Dar-ul Eytam El Erman)’ndan bihaber Ermeni Komitacılar tarafından öldürülmüştür. Sadece o kadar mı? Mahkeme kararıyla asılan Arap komitacılar için de adı, “Kan İçici (Süffah) Cemal Paşa“olarak terennüm edilmiştir. Cemal Paşa’nın mezarı Kurtuluş Savaşı'ndan sonra Tiflis'ten Erzurum şehitliğine getirilmiştir. Ruhu şad olsun. Cemal Paşa ve Emir Subaylarının Tiflis’te hunharca öldürülmesinden 60 yıl sonra 23 Ağustos 1982 tarihinde Kanada’nın Ottawa kentinde yine Ermeni militanlar tarafından suikasta kurban giden Kurmay Albay Atilla Altıkat da Adanalının sahibiyetlik gösterdiği diğer kişilerdendir.
Tam 100 yıl önce Birinci Dünya Savaşı başladığında Cemal Paşa Enver ve Talat Paşalarla birlikte İttihat ve Terakki'nin ve Osmanlı Devleti'nin en güçlü üç yöneticisinden biriydi. Talat Paşa'nın Başbakan, Enver Paşa'nın Savaş Bakanı, Cemal Paşa'nın Denizcilik Bakanı olarak yer aldığı 1913–18 arasındaki hükümeti tarihimizde "Üç Paşalar İktidarı" olarak anılır. Osmanlı Devleti'nin Birinci Dünya Savaşı'na girmesi üzerine Cemal Paşa Bahriye Nazırlığının yanı sıra Filistin'deki 4 ncü Ordu Komutanlığı ve Suriye Askeri Valiliği görevlerini de üstlenmiştir. 1915 yılında korgeneral(ferik)’liğe yükselen Cemal Paşa savaşın ilk yıllarında Suriye'de büyük bir bayındırlık çalışmasına girişmiş ve toplumsal hizmetlerin düzenli olarak yürümesini de sağlamaya çalışmıştır.
Birinci Kanal Harekâtında Alman Generali Von Kressenstein ile birlikte komuta etmiş olduğu 4 ncü Osmanlı Ordusunun kahraman askerleri; kara, soğuğa ve buza teslim olunan elim, donanımı eksik Sarıkamış Harekâtından hemen sonra, Ocak 1915 ayında Sina Çölünde yaklaşık 350 kilometrelik mesafeyi kavurucu sıcağa ve her türlü olanaksızlıklara karşın boydan boya geçmiş olmaları iklim ve arazi koşullarına dayanabilmenin abidevi göstergesi olmuşlardır. Cemal Paşa bu harekat sırasında görmüş olduğu harabiyeti görmüş, bayındırlığı kendisine bayrak yapmıştır.
Bugün bile, Süveyş Kanalının hemen yanından Toroslara kadar, Sina, Filistin, Suriye ve Adana’da Cemal Paşa’nın kalıcı eserlerinin izleri görülmektedir. Birinci Kanal harekâtında çatlamış dudaklarıyla çamurlu ve kurtlu batakları emerek çölü geçenler, dört sene sonra aynıyol üstünde yalnız binlerce insan ve deveye değil, bahçeler ve sebzelikler yetiştirmeye yeterli su kuyuları ve su havzaları görmüşlerdir. Büyük Savaş sırasında dört yıl içersinde yollar adeta yürür gibi dağları, çölleri ve sahrayı aşmış, “Kudüs Demiryolu” Sina’nın merkezlerine kadar sokulmuştur. Pozantı, onun yoktan var ettiği yerlerden sadece biridir. Birinci Dünya Savaşında Gazze savunmasının belkemiği olan Beyrüsseba gibi harap köyler su ve elektrik donanımı, caddeleri ve binaları ile küçük birer kent haline gelmiştir. Cemal Paşa Suriye’nin yitirileceğini hiçbir zaman düşünmemiştir, zira o hiçbir zaman Suriye’nin Türkiye’nin bir vilayeti olduğunu unutmamıştır. Mezarından şöyle bir doğrulup, Suriye’de bugün yaşananları görse kendisine Kan içici Lakabını takanlara nasıl sesleneceğini sizlerin belagatinize bırakıyorum.
Peki, sevgili okurlar, Adanalılar kendisini niçin unutmamışlardır? Onu da söyleyelim. Adanalılar tarafından hayır kurumları inşa etmek üzere kendi adına bağışlanmış 50.000 Lirayı Denizcilik Bakanlığından ayrıldığı gün veznede bırakmasını bildiği için Adanalılar onun adını bir mahallede ölümsüzleştirmişlerdir. Ancak unutmayalım ki, öldürülmeden çok az bir zaman önce, Cemal Paşa ailesini Münih’e aldırtmak için eski bir ahbabından yol parası istemek zorunda kalmıştır. 92 yıl önce Tiflis’te namert bir kurşunla Hakkın rahmetine kavuşan Gürcistan Meclisinin karşısında öldürüldüğü otelinin önünde beklerken gözlerimin önünden bir sinema şeridi gibi bütün bunlar uçuşmuştu, on beş yıl önce. Şimdilerde de her Cemal Paşa minibüsünü gördüğümde, Adana ve Cemal Paşa sözcükleri böylesine bir anlam kazanıyor, sevgili okurlar. Ruhun Şad Olsun Cemal Paşam…