İnflamasyon (yangı), bize düşman olan mikroplarla savaşan ve yaralarımızı iyileştiren; dolayısıyla hayatta kalmamızı sağlayan savunma sistemimizin hayati bir parçasıdır. Yani iltihap, vücudun kendisini hasardan korumak için kullandığı bir süreçtir.
Yaralandığımızda veya enfeksiyon geliştiğinde, vücudumuz, iyileşmesine yardımcı olmak için bağışıklık hücrelerini yaralanma bölgesine gönderir. Kısa vadede, bu eylem sadece faydalı değil, aynı zamanda gereklidir. Ancak inflamasyonun bilmemiz gereken başka, daha sinsi bir yanı daha var. Bu da; iltihaplanmanın çok sık veya çok uzun sürmesi ile sorunların ortaya çıkabileceğidir.
Bilgimiz olmadan yıllarca sessizce kaynayan düşük dereceli kronik inflamasyon; kalp-damar hastalıkları, kanser, tip 2 diyabet ve diğer rahatsızlıklara katkıda bulunabilir. Şaşırtıcı bir şekilde, dünyadaki her beş kişiden üçü, inflamasyon ile bağlantılı bir hastalıktan ölmektedir. İnflamatuvar bir yanıt, savaşmak için bir yaralanma veya enfeksiyon olmadan, bağışıklık sistemi harekete geçtiğinde de ortaya çıkabilir. İyileştirecek bir şey olmadığı için normalde bizi koruyan bağışıklık sistemi hücreleri sağlıklı damarları, organları ve eklemleri yok etmeye başlar. Sağlıklı beslenmediğimizde, yeterince egzersiz yapmadığımızda veya çok fazla stres yaşadığımızda, vücut iltihaplanmayı tetikleyerek tepki verir. Bu nedenle yediğimiz yemek, aldığımız uykunun kalitesi ve ne kadar egzersiz yaptığımız, iltihaplanmayı azaltmak veya arttırmak için çok önemlidir.
Kronik inflamasyonun erken belirtileri siliktir ve uzun bir süre boyunca fark edilemeyen ince belirtiler şeklinde olabilir. Sadece biraz yorgun hissedebiliriz. Ancak iltihaplanma ilerledikçe atardamarlarımıza, organlarımıza ve eklemlerimize zarar vermeye başlar. Kontrolsüz bırakılırsa, kalp hastalığı, kan damarı hastalığı, diyabet, obezite, kanser, Alzheimer hastalığı ve diğer kronik hastalıklara katkıda bulunabilir. İnflamasyona neden olan bağışıklık sistemi hücreleri, kalbin atardamarlarının duvarında yağların birikmesine katkıda bulunur. Bu plaklar zamanla kopabilir ve bu da potansiyel olarak bir arteri tıkayabilecek bir pıhtı oluşmasına neden olur. Tıkanma olduğunda, sonuç kalp krizidir. Vücut ağrısı, eklem ve kas ağrısı, kronik yorgunluk ve uykusuzluk, depresyon, anksiyete ve duygu durum bozuklukları, kabızlık, ishal ve asit reflü gibi mide bağırsak şikayetleri, kilo alımı veya kilo kaybı, sık enfeksiyonlar kronik inflamasyonun belirtileri arasındadır.
Markette yaptığımız seçimlerin vücudumuzdaki iltihaplanma üzerine etkisi artık çok iyi biliniyor.
Araştırmalar, yediklerimizin kanımızdaki iltihaplanma belirteci olan C-reaktif protein (CRP) düzeylerini etkileyebileceğini gösteriyor. Bunun nedeni, işlenmiş şekerler gibi bazı yiyeceklerin, kronik inflamasyon riskini artırabilecek inflamatuar habercilerin salınmasına neden olmasıdır. İnflamasyona neden olan yiyecekler arasında beyaz ekmek ve hamur işleri gibi rafine karbonhidratlar, patates kızartması ve diğer kızarmış yiyecekler, gazlı ve diğer şekerli içecekler, kırmızı et (hamburger, biftek) ve işlenmiş et (sosisli sandviç, sosis), fruktoz mısır şurubu, trans yağlar, trans yağ içeren işlenmiş ve paketlenmiş gıdalar, margarin sayılabilir. Sağlıksız yiyecekler ayrıca, iltihaplanma için bir risk faktörü olan kilo alımına da katkıda bulunur.
Sağlıklı, iltihap önleyici bir diyet ve yaşam tarzı yoluyla iltihabı kontrol edebilir ve hatta tersine çevirebiliriz. Birkaç adımda bunları şu şekilde özetleyebiliriz:
1. İltihap karşıtı yemek: Hekimler artık, iltihabı azaltmanın en iyi yollarından birinin ecza dolabında değil buzdolabında olduğunu söylüyorlar.
⮚Bitki ağırlıklı beslenme: Tam bitkisel gıdalar, vücudumuzun ihtiyaç duyduğu iltihap karşıtı besinlere sahiptir. Bu nedenle meyve, sebze, kepekli tahıllar ve baklagillerden oluşan gökkuşağı renkleriyle beslenmek, başlangıç için en iyi yerdir.
⮚Antioksidanlara odaklanma: Antioksidanlar hücre ve doku hasarlarını önlemeye, geciktirmeye veya onarmaya yardımcı olurlar. Böğürtlen, yapraklı yeşillikler, pancar ve avokado gibi renkli meyve ve sebzelerin yanı sıra fasulye ve mercimek, kepekli tahıllar, zencefil, zerdeçal ve yeşil çayda bulunurlar.
⮚Omega-3: Omega-3 yağ asitleri vücudumuzun iltihaplanma sürecini düzenlemede rol oynar ve iltihaplanma ile ilgili ağrıyı düzenlemeye yardımcı olabilir. Bu sağlıklı yağları somon, ton balığı ve uskumru gibi balıklarda ve ceviz, öğütülmüş keten tohumu ve soyadan alabiliriz.
⮚Daha az kırmızı et tüketme: Kırmızı et iltihap başlatıcı olabilir. Çok kırmızı et tüketen biri isek kırmızı eti haftada birkaç kez balık, kuruyemiş veya soya bazlı proteinle değiştirmeyi deneyebiliriz.
⮚İşlenmiş ürünleri kesme: Şekerli tahıllar ve içecekler, derin yağda kızartılmış yiyecekler ve hamur işlerinin tümü iltihaplanmayı hızlandıran suçlulardır. İnflamasyonla bağlantılı çok sayıda sağlıksız yağ içerirler.
İltihap karşıtı beslenme ilkelerini yakından takip eden bir beslenme planı arıyorsak; meyve, sebze, kabuklu yemişler, kepekli tahıllar, balık ve sağlıklı yağlar açısından zengin olan Akdeniz diyetini düşünebiliriz. İltihaplanmayı azaltmanın yanı sıra, daha doğal, daha az işlenmiş bir diyet, fiziksel ve duygusal sağlığımız üzerinde gözle görülür etkilere sahip olacaktır. Sağlıklı bir diyet, yalnızca kronik hastalık riskini azaltmak için değil, aynı zamanda ruh halini ve genel yaşam kalitesini iyileştirmek için de faydalıdır.
2. Egzersiz: Düzenli egzersiz iltihabı önlemenin mükemmel bir yoludur. Haftada en az dört ila beş kez 30 ila 45 dakikalık aerobik egzersizi ve 10 ila 25 dakikalık ağırlık veya direnç çalışması için zaman ayırabiliriz.
3. Kilo verme: Fazla kilolu kişilerde daha fazla iltihaplanma vardır. Kilo vermek iltihabı azaltabilir.
4. Stres yönetimi: Kronik stres inflamasyona katkıda bulunur. Hayatta karşılaştığımız stresli durumların çoğunu değiştiremeyebiliriz, ancak stresi daha iyi yönetmeyi öğrenerek tepkimizi ve algımızı değiştirebiliriz. Gün içinde meditasyon, yoga, biofeedback-biyorezonans, nefes çalışmaları stres yönetimine yardımcı olacaktır.
5.Kaliteli uyku: Gece boyunca 7-8 saatlik kaliteli uyku iltihaplanmayı önlemede ve azaltmada çok önemlidir.
Sağlıkla kalınız…
Prof. Dr. Zübeyde Gündüz
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı,
Çocuk Nefroloji ve Çocuk Romatoloji Uzmanı
Bütünsel Sağlık Uygulayıcısı
İnstagram:@
@kuantumyasamm