HABERSPOTU.COM- Vagus siniri bedenimizin süper gücüdür. Beyinden kalın bağırsağa kadar uzanan vagus siniri, insan vücudundaki en uzun kafa siniridir. Latince "gezmek" anlamına gelen vagus kelimesinden gelir. Bunun nedeni, beyin sapını vücuda bağlayan geniş bir dağılımla vücudumuzda dolaşmasıdır. Ana organların çoğunu beyinden, kalbin ve akciğerlerin her iki yanından aşağıya ve omurgayı takip ederek sindirim organlarına bağlamak için dallarını uzatır. Bu sinir sadece memelilerde bulunur.
Bağışıklık sistemine ve inflamasyon (iltihap tepkisi) yanıtına yardımcı olur. Vagus siniri, stres tepkisini etkilemekten ve iltihabı azaltmaktan; şefkat ve sezginin gelişimine yardımcı olmaya kadar refahımızın neredeyse tüm yönlerinde önemli bir rol oynar. Aynı zamanda tüm önemli bedensel işlevlerimizi düzenlemeye yardımcı olur: nefes alma, kalp atış hızı, sindirim ve hatta hayatımızı nasıl algıladığımız, işlediğimiz ve anlamlandırdığımızla ilgilidir.
Vagus siniri, şefkat ve empati hissettiğimizde aktive olur. Güçlü bir vagal sinir profiline sahip bir kişi daha fedakardır. Her çeşit ve farktan insan gruplarına karşı şefkat; ortak insanlığı teşvik eder. Dolayısıyla bu sinir “aşk siniri” olarak da adlandırılır. Doğası gereği anaç ruhludur.
Vagus siniri parasempatik sinir sisteminin kraliçesidir. Vagal aktivasyon, sinir sistemimizin “dinlen ve sindir” olarak bilinen kısmı ile ilişkilidir. Modern toplumda yaygın olan stres ve kaygı nedeniyle vücudumuz sürekli bir “dövüş ya da kaç” durumundayken bu sinir etkisiz hale gelebilir. Çünkü sempatik sinir sistemi hayatta kalmaya yönelik çalışmaktadır. Sempatik sinir yanıtının bir amacı olsa da, birkaç dakikadan fazla sürmesi amaçlanmamıştır. Bugün, kendimizi sıklıkla uzun süreli stres tepki durumlarında buluyoruz ve çoğu zaman onları kendimiz ortaya çıkarıyoruz. Vagus sinirinin aktivasyonu, sinir sistemimizin iki dalını dengeye getirerek gevşeme tepkimizi tetikler, nefesimizi yavaşlatır ve kalp atış hızımızı düzenler.
Vagus siniri zihin-beden bağlantısından sorumludur. Modern toplumlarında zihin ve bedenin ayrı varlıklar olduğu, zihnin kontrol uyguladığı ve bu nedenle bedenden daha üstün olduğu kabul edilir çoğunlukla. Ancak yoga gibi Doğu felsefeleri, zihni ve bedeni, birbirini etkileyen ve dolayısıyla birbirlerinin iyiliğiyle yakından bağlantılı olan tutarlı bütünün bir parçası olarak görür. Vagus siniri, beyni vücuttaki hemen hemen tüm ana organlara bağladığından, düşünme ve hissetme arasındaki aracılık rolü, zihin-beden ayrımını ortadan kaldırmak için kullanılabilir. Vagus siniri, bilgiyi çift yönlü olarak iletir.
Vagus siniri kalple yakından ilgilidir. Vagus siniri sadece kalp atış hızını ve kan basıncını düzenlemekle kalmaz, aynı zamanda duygusal sağlığımızda da önemli bir oyuncudur. Duygusal işleme beyin, kalp ve bağırsak arasında gerçekleşir. Yoğun duygusal ve zihinsel durumlara güçlü bağırsak tepkileri vermemizin ana nedeni budur. Ayrıca, zihni ve kalbi, daha yüksek farkındalık durumlarını destekleyen uyum yaratan tutarlılık olarak da adlandırılan bir rezonans dengesi durumuna getirmekten sorumludur. Yüksek vagal aktivasyon, şefkat ve bağlılık duygularını birbirine getiren şeydir, bu yüzden insanların şefkat kablosu vagus siniridir. Vagus sinirimize bunun için teşekkür etmeliyiz.
Vagus siniri, mutlu bilinç durumlarına ulaşmamıza yardımcı olur. Bir kişi kendini bir aktivitede tüm kalbiyle kaybettiğinde kendini iyi hissettiren ödüllendirici bilinç durumu olarak adlandırılan akışta olmak, aynı zamanda “rahatlamış ama yüksek uyarılma” olarak da tanımlanır. Bu durum, vagus sinirinin çok önemli bir rol oynadığı sinir sisteminin iki kolu olan yin ve yang enerjilerinin dengesiyle belirlenir. Vagal aktivasyon, aynı zamanda ruhsal vecd duyguları üreten huşu ve merak deneyimleri de dahil olmak üzere azalmış benmerkezci önyargıyla da bağlantılıdır. Vagal aktivasyon, hayatta yükselmek için gizli silahımızdır.
Vagus siniri, nasıl hissettiğimizi iletmek için elektrik uyarılarını kullanan, bağırsağımız ve beynimiz arasındaki bir telsiz gibidir. Bağırsak ikinci beyin olarak da adlandırılır. Bağırsak ve beyin arasındaki bu bağlantı aynı zamanda bağırsak-beyin ekseni olarak da bilinir.
Bir kişi stresli hissettiğinde, vücut adrenalin ve kortizol adı verilen ve merkezi sinir sistemi içinde savaş ya da kaç tepkisini tetikleyen özel stres hormonları üretir. Bu tepki, hızlı tepki vermemiz gereken durumlarda faydalı olsa da, aşırı ve uzun süreli stresin bir takım olumsuz sonuçları olabilir. Stres hormonu seviyeleri uzun bir süre yüksek kalırsa, vücut zayıflamış bir bağışıklık sistemi, kronik ağrı, artan zihinsel sağlık sorunları, yüksek tansiyon ve uykusuzluk yaşayabilir.
Vagus sinirini uyararak vücut, savaş ya da kaç durumundan doğal dinlenme durumuna geçebilir. Bu, kan basıncını, bağışıklık fonksiyonunu dengeye getirmeye ve vücudun genel refahını iyileştirmek için enzimler üretmeye yardımcı olabilir. Vagal ton, vagus sinirimizin yanıt verme yeteneğinin gücünü, hızını ve etkinliğini ölçer. Vagus sinirini sürekli olarak uyararak, tonunu iyileştirebilir ve bu da stresin etkili bir şekilde yönetilmesini sağlayabiliriz.
İşte vagus siniri işlevimizi iyileştirmek için yapabileceğimiz birkaç kolay yol:
1) Mırıldanmak, şarkı söylemek ve gargara yapmak
Şarkı söyleyerek veya mırıldanarak kendi başımıza ses üretebiliriz. Bu ses boğazımızdan geçerken sinire dokunacaktır. Ellerimizi kulaklarımızın üzerine koymamız sesin hissini artıracaktır. Vagus siniri, boğazımızın arkasındaki ses tellerimize ve kaslarımıza bağlıdır. Bu durum, uğultu, şarkı söyleme ve gargara yapma gibi işitsel titreşimlerle uyarılabileceği anlamına gelir. Bu aktiviteleri yaparken, vücudumuzda yaratılan titreşimlere odaklanmak iyi olur. Şarkı söylemek aynı zamanda nefesimizi yavaşlatır ve nefes veriş süremizi uzatırız. Bu da bizi bir sonraki adıma götürür…
2) Derin nefes alma ve meditasyon
Stresli veya endişeli olduğumuzda, genellikle hızlı veya tutulan bir nefes üreterek otomatik olarak yanıt veririz. Akciğerlerde vagus sinirine bağlanan ve parasempatik sinir sistemini tetikleyen duyusal reseptörler vardır. Ama sadece nefes almak yetmiyor. Sakinleşme süreci, nefes verirken gerçekleşir çünkü bu, kalp atış hızımızı yavaşlatır. Yani, nefes verişi nefes alıştan daha uzun yapmak önemlidir. Bu nedenle yoga ve meditasyon gibi nefesimizi yavaşlatan uygulamalar vagal aktivasyon ve genel olarak stres atma için yararlı araçlardır. Ancak, üzgünsek derin nefes almak zordur. Bir çıldırmanın eşiğindeysek, bir kamışa üflediğimizi hayal edebiliriz. Dudaklarımızı büzerek direnç eklemek, nefesimizi uzatmamıza yardımcı olabilir. Karın ve kaburgaların derinliklerine uzanan derin ve yavaş nefes alarak vagus sinirini harekete geçirebilir ve kalp atış hızımızı düzenleyerek daha sakin, daha rahat bir duruma getirebiliriz.
3) Soğuk maruziyeti
Çalışmalar, soğuğa kısa süreli maruz kalmanın vagus sinirini harekete geçirebileceğini göstermiştir. Düzenli olarak maruz kalındığında, sempatik “savaş ya da kaç” tepkimizi azaltabilir ve vagus siniri yoluyla parasempatik aktivitemizi artırabilir. Soğuk uygulama, dalış refleksi adı verilen fizyolojik bir tepkiyi harekete geçirir. Bu da kalp atış hızımızı ve nefesimizi yavaşlatır ve kan akışını rahatlatarak beyne yönlendirir. Yüzümüzü birkaç saniye buz gibi suya sokmak veya yüzümüze soğuk kompres uygulamak vagus sinirini ve "dalış refleksini" uyarabilir. Bu refleks, enerji ve oksijeni korumak için kalp atış hızınızı yavaşlatır. Bu da, kaygıyı hızla azaltabilir, bağırsaklarımızı uyarabilir ve bağışıklık sistemimizi güçlendirebilir.
4. Yatıştırıcı müzikler dinlemek
Vagus siniri iç kulaktan geçer, böylece aktif olarak yatıştırıcı müzik dinleyerek onu uyarabiliriz. Bu, yalnızca favori bir şarkıyı değil, özellikle sakinleştirici bir sesle bir sesli kitabı dinlemek veya rehberli bir meditasyonu da içerebilir. Yumuşak, alçak sesler -bir kedinin mırlaması gibi- doğası gereği yatıştırıcıdır.
5. Açık ve temiz havaya çıkmak
Dışarıda yürüyüşe çıkmak sinir sistemini düzene sokmanın ve ruh halini iyileştirmenin kesin yollarından biridir. Doğa, doğası gereği sinir sistemini rahatlatır, nefesimizi yavaşlatmayı çok daha kolay hale getirir, bu da yine vagus sinirinin işini yapmasına yardımcı olur. Ve bu uzun bir zaman durumu olmak zorunda değil. Bunu yaparken telefonlarımızı evde bırakmak iyi olur. Böylece çevreyi keşfedebilir ve gerçekten sakinleştirici bir etki elde edebiliriz.
Sağlıkla kalınız….
Prof. Dr. Zübeyde Gündüz
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı,
Çocuk Nefroloji ve Çocuk Romatoloji Uzmanı
Bütünsel Sağlık Uygulayıcısı
İnstagram:@
@kuantumyasamm